'İçerde'nin senaryosu matruşka gibi!

Pazartesi akşamları herkesi ekrana kilitleyen, parodileri ve caps’leriyle sosyal medyada fenomen haline gelen, SHOW TV’nin izlenme rekorları kıran dizisi ‘İçerde’de Coşkun karakteriyle karşımıza çıkan Nebil Sayın’la Cihangir’de bir araya geldik. Röportajın ardından fotoğraf çekimi için çıktığımız sokaklarda karşılaştığımız insanlar Sayın’la hem fotoğraf çektirdi hem de dizideki performansına övgüler yağdırdılar... ‘İçerde’ serüveni sizin için ne zaman başladı? Yaz döneminde menajerim aradı. Bir işten bahsetti. 60 yaşında bir adamı oynayacağımı söyledi. Sonrasında yaş 40’lara düştü. Kafam karıştı. Ardından öğrendim ki aynı adamın her iki halini de oynayacakmışım. Görüştük, senaryo çok hoşuma gitti, değişik geldi ve başladım.

‘SEYİRCİYİ İÇİNE ÇEKİYOR’

Senaryoda ve Coşkun karakterinde sizi etkileyen ne oldu? Hikâye matruşka gibi. Her kapıda yeni kapılar var. Ekstrem karakterlerle çalışmak eğlencelidir. Daha fazla yol alırsın, bir sürü renk seçeneğin vardır. Hayattan öğrendiklerini uygulama şansı verir sana. O anlamda Coşkun karakterini çok sevdim. Coşkun karakteri için sizin seçilmenizdeki etken neydi? Dizinin geneline baktığınız zaman, karakterleri göz önüne getirince Kebapçı Celal, Minik ve Coşkun’da bir çizgi roman havası var. Oyuncu olarak da belli ki çizgi roman karakteri gibi görünen insanlar seçilmiş. Dizide günlük hayatta çok sık görebileceğiniz insan çok az. Benim de öyle bir tipim var. Karikatür gibi adamım. Projeye başlarken herkes başarılı olmasını ister ama ‘İçerde’ fenomen haline geldi. Böyle bir projede yer almak size neler hissettiriyor? Bir emek var ve bunun görüldüğünü, görmek çok mutlu ediyor. ‘İçerde’ sizce neden bu kadar sevildi? Senaryoda açtığınız her kapı size yeni kapılar sunuyor. ‘İçerde’ seyirciyi içine çekiyor ve hikâyeyi yaşamaya başlıyorsunuz. Dışında kalamıyorsunuz. İnsanlar zaten zor bir hayat yaşarlarken böyle bir şey arıyorlar. Çekim kalitesi çok önemli. Bir de hiç tevazu gösteremeyeceğim çok kaliteli bir oyuncu kadromuz var. Bütün bunlar bir araya gelince izlenebilir bir şey çıktı ortaya. İzlenebilir bir şey olmakla da kalmadı fenomen oldu. Sosyal medyada gençlerin yaptığı sarkastik parodilere bayılıyorum. Benim aksanımı taklit edenler var. Sette değilsem ben de her bölümü izliyorum.