Dizilerin Kötü Adamı, Bodrum'da...

Turgay Kantürk Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu... Yani akademili bir sanatçı... Yıllardır tiyatrocu olarak sanat camiasındaydı, fakat Türkiye kendisini Kıvanç Tatlıtuğ'lu "Kuzey Güney" dizisindeki Ferhat rolüyle tanıdı. Dizilerin aranan isimlerinden biri olan Kantürk, şu sıralar Bodrum'da dinleniyor... Ben de kendisine yaptığı baskı t-shirt'lerin izini sürerek ulaştım! Evet yanlış duymadınız... Oyuncu, şair, yazar Turgay Kantürk, şu sıralar Bodrum'da kendi üretimi olan baskı t-shirt'leriyle adından söz ettiriyor. Harika desenler çıkarıyor ortaya. Pilates antrenörüm Utku Kaymaz'ın üzerinde gördüm t-shirt'ü ve tek kelimeyle bayıldım. Duydum ki ünlü sanatçının eseriymiş. Hemen bir röportaj ayarlandı, Türkkuyusu'ndaki Zeynep'in aktarında kahve eşliğinde sohbet edildi. Dizilerin "kötü" adamı Turgay Kantürk'ün aslında ne kadar çok yönlü bir sanatçı olduğunu da bu sayede öğrendim. Elimizde oyuncu var, şair var, yazar var, ressam var… Daha ne olsun… Buyurun kahve tadında bir hafta sonu söyleşisine… Baskı t-shirt işi nereden çıktı Turgay Bey? Nereden aklınıza geldi de böyle bir işe giriştiniz? Hoşuma gidiyor. Çok keyifli bir iş. Sadece baskı yapmıyorum. T-shirtleri de kendim kesiyorum. Üzerine farklı malzemelerle şekiller yapıyorum. Şu an üzerimdeki t-shirt’ü sandalet tabanını boyayarak yaptım mesela… Patates baskısıyla yaptıklarım var. Bunları satıyor musunuz? Hayır. Arkadaşlara veriyorum. Kendi kendime bir uğraş bu. Eğleniyorum. Yaptıklarımı instagrama koyuyorum. Oradan görüp isteyenler oluyor. Bu ileride ticarete dönüşür mü acaba? Bodrum’da bir mağaza açmak filan?.. Neden olmasın? Ama butik bir şey yapmak lazım. Belki bir süre sonra düşünülebilir. Şimdilik yok öyle bir şey. Birkaç arkadaşım, böyle şeylerle uğraşmak istiyor. Belki onlarla olabilir… Ticaret sıkıntılı bir iş. Eğlenmek, birilerine hediye etmek yetiyor bana. Ama aklımda farklı projeler var. Bir ressamın 10 farklı eserini t-shirt yapmayı düşünüyorum mesela. Her yönünüzü biliyorduk da ressam olduğunuzu bilmiyorduk… Instagram sayfanızda çok fazla resim görüyorum. Onları da siz yapıyorsunuz değil mi? Evet. Uzun zamandır yapıyorum resim. Balıklar yapmaya başladım durup dururken. Bodrum’a geldikten sonra ‘balık’ serisi ürettim. Şu anda elimde 100 tane eser var. Klasik balıklarla başladım. Sonra balıklar dönüştü. İlginç şeyler çıktı ortaya. Sergi açmayı düşünüyor musunuz? İstanbul ve Bodrum’da olabilir. O da biraz ilerleyen dönemde… Şimdi balıklar bitti, başka şeylere geçtim. TELEVİZYON BİR İŞ… TİYATRO BAŞKA BİR ŞEY Çok klasik bir soru olacak ama tiyatro mu, televizyon mu diye sorsam… Dizi oyunculuğu biraz maddi bir şey. Sanat anlamında tatmin ettiğini söyleyemem. Televizyon bir iş… Haftada bir sinema filmi uzunluğunda dizi çekiliyor. Yeni bir şey deneme şansınız pek olmuyor. Oyunculuk anlamında, hazırdan yiyorsunuz… Sanatın kenarından geçen bir iş bu… Genç oyuncular için öyle değil tabii. Kendilerini kanıtlamak için bir araç, bir yol olarak görüyorlar bunu. Ama tiyatrocular için olay biraz daha farklı. Paldır küldür giriyorsunuz işin içine. Bir şey inşa etmeden. Roller, seyircinin beklentisine göre yazılıyor. Ne olduğunu bilmeden oynuyorsunuz çoğu zaman. Örneğin bir karaktere başlıyorsunuz, o karakter dizi ilerledikçe değişiyor. Başka bir şey oluyor. Küçümsenecek bir iş değil tabii. Milyonları etkiliyor. Duygusal ahlaki ve siyasi anlamda etkileyen işler de yapılıyor. Televizyon çok etkili bir araç. İnsanların evine bedava girebiliyorsunuz. Çok etkili, bazen de çok tehlikeli. Ama tiyatro başka bir şey. Bir de yıllarca tiyatro yapıp, ödüllü yazılara, şiirlere imza atıp yeterince tanınmamak ama televizyon dizisinde oynadıktan sonra bir anda popüler olmak var… Haksızlığa uğramış gibi hissediyor musunuz? Hayır. Bu haksızlık değil. Ben işin kurallarını biliyorum çünkü. Siz bir tiyatrocu olarak dizi oyuncusu ya da bir şarkıcı kadar ‘şöhret’ olmayı bekleyemezsiniz. Salon en fazla 300-500 kişi alıyor çünkü! Bir oyunu 30 gün oynasanız, her gece gelen insan belli. Doğası böyle tiyatronun. Tiyatro seyircisi tarafından tanınıyorsunuz elbette. Diğeri, çok daha farklı. Ben bundan öfke duyamam. Farklı işleri yapıp, aynı karşılığı almayı bekleyemezsiniz. Yıllarca tiyatro yaparsın ama tanınamazsın. Eğer sizin dediğiniz gibi düşünen bir sanatçı varsa da yaptıkları sanatı yeterince tanımıyorlar demek ki. Değer, kıyaslama, iki eşit sanat dalı arasında tartışma konusu yapılabilir. Burada farklı işlerden söz ediyoruz. Şöhret size nasıl geldi? Kötü adam oldunuz ya, farklı tepkiler gördünüz mü insanlardan sokakta yürürken mesela? Bir dönem yaşadım onu. Ama şimdi alıştı insanlar artık. Çok ilginç şeyler yaşadım. Bankamatikte para çekerken yanında beni görüp parasını telaşla cebine koyan adam gördüm. Telefonunu düşürdü bir kadın beni görünce. “Evladım Kuzey iyi çocuk niye öyle yapıyorsun?” diye yolda çevirip başlıyor sohbet etmeye yaşlı bir kadın... En az bin tane hikayem var böyle. Peki tiyatroya dair bir hedefiniz, içinizde uhde kalan bir projeniz var mı? Her yönetmen bir Shekspeare oyunu yönetmek ister. Ben de isterim. Ama süreç devam ediyor. Henüz içimde kalan bir şey yok. Ben zaten öyle hırsları olan biri değilim. Çok alanda hareket ediyorum. Tek bir yere saplanıp kalmıyorum. Dolayısıyla ısrarım yok.